İnsanlar, içinden çıkamadıkları psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Psikoterapi yöntemleri Bazı durumlarda, bu sorunlar zaman içinde düzelir, bazı durumlarda ise, zamanla geçmek bir yana giderek şiddetini arttırır. Psikoterapi nedir
Bu durumda, yaşanan duygusal karmaşadan kurtulmanın yolu bir psikoterapistten destek almaktır. Psikoterapi; kişinin zihninden kaynaklanan duygusal bozuklukları tedavi etme yönteminin genel adıdır. Psikoterapinin birden fazla yöntemi vardır. Hekim hasta işbirliği ile kişiye hangi terapi yönteminin daha uygun olduğuna karar verilir.
Yazı Başlıkları
Psikoterapi Nedir?
Psikoterapiye hayatın farklı dönemlerinde ihtiyaç duyulabilir. Okul stresi, iş yaşamındaki sorunlar, evlilik veya aşk ilişkilerindeki sorunlar, bir yakının kaybı, ciddi bir kaza, vb. sonrası insanlar terapiye ihtiyaç duyabilirler. Peki, psikoterapi kimler tarafından uygulanır;
- Psikiyatristler
- Klinik Psikologlar
- Psikologlar
- Pratisyen Hekimler
- Sosyal Hizmet Uzmanları
- Psikiyatri Hemşireleri
- Psikolojik danışmanlar
İşte, psikoterapi tüm bu hekim ve sağlık çalışanları tarafından uygulanabilir. Bunlar dışındaki kişilerin terapi uygulama hakları yoktur.
Psikoterapi Yöntemleri
Psikoterapi, zaman içinde gelişmiş ve geliştikçe çeşitlilik kazanmıştır. Birçok yöntem vardır, öne çıkan psikoterapi yöntemleri ise şunlardır;
- Davranış Terapisi
- Bilişsel Terapi
- Sanat Terapisi
- Oyun Terapisi
- Grup Terapisi
- Psikoanaliz
- Bütüncül Psikoterapi
Bu terapi yöntemlerinin her biri farklı konularda ve farklı sorunlarda öne çıkan yöntemlerdir. Ayrıca, terapistler de bu yöntemlerin tamamında değil, bir kısmında uzmanlaşmıştırlar. Hasta, kendi sorununa göre, hekim seçebilir veya bir hekime teslim olarak, onun kendisi için bir yöntem seçmesine izin verir. Genellikle, işler bu ikinci şık üzerinden yürür. Psikoterapist, birkaç terapi yöntemini kullanarak hastayı iyice inceler ve sonunda esas yol haritasını belirler.
Bunlara ilave olarak Varoluşcu terapi de bilinen başka bir terapi yönetimidir.
Varoluşçu Psikoterapi
Gestalt ekolü, bireyin potansiyeline inanan ve bunu ortaya çıkarmayı amaçlayan bir ekoldü. Onlar, insanların kendilerini kurban gibi hissetmelerine karşı çıkıyor ve dahası, terapistin bunu beslemesine şiddetle itiraz ediyorlardı. Bu hümanist yaklaşımdan zamanla varoluşçu terapi doğdu. Gestalt psikologlarından Kurt Lewin’in çalışmaları Varoluşçu terapinin temelini oluşturdu.
Bununla beraber, yöntemi, Viktor Frankl Avrupa ve ABD’ye yaymıştır. Varoluşçu yaklaşım, insanların özgünlüğünü yok sayan terapi yöntemlerine itiraz ederek yola çıktı. Onlara göre, verecekleri terapi sayesinde, kişiler kendi hayatlarının sorumluluklarını üstlenebilirler. Yapılması gereken, insanların farkındalık düzeyini arttırmaktır. Varoluşçu psikoterapi yöntemi, dört konuyu temel alır;
- Ölüm
- Yalıtılmışlık
- Anlamsızlık
- Özgürlük
Terapi, bu dört konu üzerine kuruludur. Terapi, kendini aldatma kavramının üzerinde durur. Çünkü bilinçdışı kavramını kabul etmez. Zaten terapinin amacı da, kişinin kendini aldatarak yok saydıklarını gün yüzüne çıkarıp, kabul etmesini ve böylece hayatının sorumluluğunu üstlenmesini sağlamaktır. Varoluşçu psikoterapi, genellikle bu ilkelere dayanıyor.
Bütüncül Psikoterapi
Tıp bilimi geliştikçe, yeni yaklaşımlar ortaya çıktı. Buna bağlı olarak, sürekli olarak eski yöntemler güncellendi. Kimi zaman birkaç yöntem aynı anda kullanılmaya başlandı. Buna bütüncül psikoterapi denir. Burada terapist, bir yönteme bağlı kalmaz, aksine hastanın ihtiyacına uygun olarak, birbirinden farklı yöntemler kullanır. Bütüncül terapi şu temel konuları ele alır;
- İnsanın Genetik Yapısı
- Anne Babanın Nasıl Bir Çocuk İstedikleri
- İnsanın Biyolojik Oluşumu
- Çocuğun İlk Algıları
- Algıların Birleşme Süreçleri
- Dürtülerin Tatmini ve Gerçeklik
- Adaptasyon
- Kişinin Kendisini Başkalarının Gözünden Nasıl Gördüğü
- Kişinin Kendisine Nasıl Bir Anlam Yüklediği
Bütüncül psikoterapi, insanın hem biyolojik hem de psikolojik ve sosyal bir varlık olduğunu önemser ve terapide bunun altını çizer. Bundan dolayı, kişinin sadece psikolojik yanını ele almaz, kişinin yaşadığı sorunların biyolojik kökenlerini araştırır. Ayrıca, kalıtımsal sorunlarla ilgilenir.
Kişinin yaşadığı sorunların önemli bir kısmı, kaldıramayacağı bir ağırlığın altına girmiş olmasından kaynaklanabilir. Bu durumda, kişinin anne ve babasının nasıl bir çocuk hayal ettikleri önem kazanır. Kişi, kendisine aile tarafından verilen rolle, kendisi arasında bir gerilim yaşayabilir.
Buna ek olarak, kişi kendisini başkalarının gözünden nasıl görüyor, bu bütüncül terapi için önemlidir. Kişiler, kendilerine olduklarından daha büyük anlam yükleyebilirler veya tam tersi potansiyelleriyle ters orantılı bir anlam yükleyebilirler. İşte, bu ekoldeki terapistler, insanın son derece karmaşık olan zihinsel yapısı, bütüncül bir biçimde ele alınarak anlaşılabilir iddiasını koyarlar.
Bu yöntem, sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Ancak, hem hekim hem de hasta için en önemlisi, sürecin kısa sürmesidir. Bu noktada, hekim ve hasta işbirliği son derece önemlidir.
